Mobile menu

ILGIN

Ilgın, Konya ilinin bir ilçesidir.

Ilgın ilçesi Konya'ya 86 km mesafede olup yaklaşık 32.000 nüfuslu bir ilçedir. İlçede şeker fabrikası ve kaplıcalar bulunmaktadır. Ayrıca ilçede Selçuk Üniversitesi Ilgın Meslek Yüksek Okulu eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Yüksek Okula devam eden ögrencilerin çoğu 6 adet özel yurtta barınmaktadır. Ilgın Kaplıcaları şifa kaynağıdır. Özellikle bahar ve yaz aylarında ülkenin ve dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerle görülmeye değer bir özellik sergiler.

Ilgın, Çavuşçugöl kenarında, Hamam Dağı olarak adlandırılan alanda ve Ilgın'ın güneyinde yer alan ormanlık mahallerde piknik yapma, avcılıkla meşgul olma, yürüyüş turlarına çıkma imkânı vardır. Antik çağlardan günümüze kadim bir yerleşim mahalli olması, Ilgın'a güngörmüş bir hava katmaktadır. Geleneklerle göreneklerini modern hayatın gerekleriyle uyum içinde yürüten ilçe halkı da tarihin derinliklerinden gelen bir vakarla hareket edinmeyi ilke edinmişlerdir. Misafirperver, yardımsever, insancıl, onurlu ve dürüsttürler.

İsim kökeni

1. Ilgın ismini kışın karda sadece bir gün boyunca açan bir çiçek'ten almıştır.

2. İlçedeki kaplıcanın varlığından hareketle “Allah’ın, Tanrı’nın ve Yaratıcı’nın Hamamı” anlamına Hüdâî Hamamı ismiyle de anılmıştır.

3. “Kaplıca” anlamındaki Germ kelimesi, tek başına Ilgın’ın adı olarak kullanıldığı gibi çoğunlukla Ab-ı Germ (Ilık Su, Kaplıca) terkibiyle de kullanılmıştır.

4. Yine kaplıcanın varlığı sebebiyle "Ilık su, ılığın" anlamında Ilgın ve Ilgun isimleri de tarihi kaynaklarda ilçeyi tanımlamak üzere kullanılmaktadır.

NOT: Şehrin adının değişmesinde, Ilgın yöresinde aynı adla anılan ağaçların etkili olup olmadığı ayrıca araştırılmalıdır. Osmanlı döneminde Fatih Sultan Mehmed'in yöreyi fethinden sonra hem el yazması eserlerde ve kitâbelerde "Ilgın" isminin kullanımı yaygınlaşmıştır. Nitekim bugün de ilçe hala aynı adla anılmaktadır.

İlkçağdan Türk Hakimiyetine Kadar

Konya’dan batıya açılan yol güzer-gâhındaki Ilgın, tarihin her devrinde önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Ilgın ve çevresinde yapılan yüzey araştırma-ları sonucunda Argıthanı, Eldeş Höyük, ve Başhöyük’te Kalkolitik (M.Ö. 5500-3000) döneme ait seramikler bulunmuş-tur. Yine Mahmuthisarı Höyük, Kara-köy Höyük ve Navruşuk Höyük’e Er-ken Tunç Çağı (M.Ö. 3000-2500) se-ramikleri ile Ilgın Höyük, Şarampol Tepe (Çavuşçugöl), Eldeş Höyük’teki keramiklerde M.Ö. 2000’lere tarihlenmektedir.

Bölge, Hitit İmparatorluğu’nun e-gemenliğine girmiş (M.Ö. 1660-1190) ve bu dönemde Ilgın önemli bir yol güzergâhı konumunu korumuştur. IV. Tuthalia’nın Arzava Seferi (M.Ö. 1250-1220) sırasında Yalburt’ta bir su anıtı inşâ edilmiştir. Hititler’in yıkılmasının ardından Fryeyler (M.Ö. 750-680) ve Lykialılar (M.Ö. 680-546) hâkimiyeti-ne girmiştir. bir süre Pers (M.Ö. 700-546) egemenliğinde kalan Ilgın, Büyük İskender’in Persler’i yenmesinin ardın-dan Makedonya idaresi altına girmiştir. M.Ö. 138’de Roma İmparatorluğu ve Bizans Devleti toprakları olmuştur. 10. yüzyılda bölgeye Müslüman Araplar’ın fetih hareketleri başlamıştır.

Türk hakimiyeti dönemlerinde Ilgın

Selçuklular Dönemi

Büyük Selçuklular, Ilgın’ı 1077’de fethetmişlerdir. Anadolu Selçuklu döneminde Akşehir’in vilâyet olduğu, Ilgın’ın da Honaz vilâyetine bağlandığı; Haçlı Seferleri sırasında da Ilgın’ın müteaddid defalar yağmalandığı anlaşılmaktadır. Ilgın 1220 yılında Alâeddin Keykûbad tarafından kayınbabası Kir Farid’e verildiği, 1227 yılında Mengücek oğulları tarafından Erzincan’ın alınmasıyla, bölgenin Erzincan ve Erzurum beylerinden Davut Şah’a verildiği görülmektedir. Anadolu Selçukluları’nın son zamanlarında birkaç vilâyetle birlikte Ilgın’ın gelirleri, Af-yon’daki Sahip Ata Oğulları’ndan Taceddin Hüseyin ve Nasrudddin Hasan’a verilmiştir. Ancak Sahip Ata Oğulları, Karamanoğlu Mehmed Bey’den Konya’yı kurtarmak için yola çıkmıştır. İki ordu Akşehir ovasındaki Kozağaç köyü civarında karşılaşmış, Değirmen çayı ya da Adayan çayı ola-rak adlandırılan savaşın (1275) sonucunda Cimri (Siyavuş) ve Karamanoğlu Mehmed Bey komutasındaki ordu, Sahip Ata Oğulları’nı yenmiş ve bu bölge Çaylak adında bir beye verilmiştir. Bölge, Selçuklular’dan sonra kısa bir süre Karamanoğulları yönetimine geçmiştir.

Selçuklular Dönemi'nde Konya civarındaki dört pazardan biri Ilgın’da kurulmaktadır. Pazar münasebetiyle ilçeye gelen halk alış verişin yanı sıra kaplıcada da banyo yapmaktadır.

Mevlana ve Ilgın

Yine bu dönemde Mevlânâ’nın da şifâ bulmak amacıyla her yaz Ilgın kaplıcalarına geldiği bilinmektedir. Ünlü eseri Mesnevi ve diğer kitaplarının bazı bölümlerini Ilgın kaplıcalarında yazdığı bilinmektedir.

Osmanlılar Dönemi

Fâtih Sultan Mehmed'in Karaman Seferi'ne memur ettiği Osmanlı Ordusu Karamanoğlu Pir Ahmed Bey’in ordusuyla Çiğil’de savaşmış, bunun sonucunda da Akşehir ve Ilgın bölgesi Osmanlı hâkimiyetine alınmıştır(1466).

Fâtih Sultan Mehmed, Gedik Ahmed Paşa’ya bölgenin genel bir evkâf ve emlâk tahririni yaptırmıştır. Tahrîri büyük Türk âlimleri Muslihuddin ve Kâsım Efendiler yapmışlardır. Defterde Karaman ili eyâlet olarak ifade edildikten sonra ayrıca sancaklara ve iki nâhiyeye ayrıldığı belirtilmektedir. Ilgın da içinde yer aldığı bu vilâyetler şunlardır:

Konya,

Lârende,

Seydişehir,

Bozkır,

Beyşehri,

Akşehir,

Ilgın,

Niğde,

Şücâeddin ve Anduğu,

Ürgüp,

Ereğli,

Aksaray,

Koçhisar.

Nâhiyeler ise:

Karahisar,

Develü.

Fâtih’ten sonra (1493) II. Bâyezîd zamanında Karaman ilinin Hatiboğlu şöhretiyle tanınan Nasuhzâde Haydar tarafından ikinci bir tahrîri yapılmış, defteri de Hattat Ali yazmıştır. Kara-man ili, o zamanlar Karaman eyâleti olarak adlandırılıp 15 kazâya ayrılmış-tır:

Konya,

Bolvadin,

Çimeneli,

Akşehir,

Ilgın,

Niğde,

Anduğu,

Ürgüp,

Ereğli,

Aksa-ray,

Koçhisar,

Kayseri,

Ermenek,

Mut,

Gülnar.

8 Mayıs 1637’de Bağdat seferine çıkan IV. Murad, Akşehir yoluyla Il-gın’a gelip kaplıcanın karşısındaki Koca çayırda otağını kurarak burada bir saray yaptırmıştır. Bu sarayın ne za-man, nasıl ve ne sebeple yıkılıp yok olduğu ise bilinmemektedir.

Osmanlıların Ilgın'daki hatıraları sadece bugün kalıntıları bile bulunamayan bu saraydan ibaret değildir. Osmanlı Devleti zamanında tüccarların, hacıların, seyyahların ve askerlerin hem güven içinde olmaları ve hem de rahat etmeleri için belirli hizmetlerin sunulduğu menzil külliyeleri yapılmıştır. Bu çerçevede Vezir Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılan Ilgın’daki menzil külliyesi, Ilgın’ın mâmur hâle gelmesinde büyük bir öneme sahiptir.

1887 Konya Vilâyeti Salnâmesi’ne göre, Ilgın’da 28 Sıbyan mektebi; 1894 Konya Vilâyeti Salnâmesi’ne göre ise 35 mescid, 50 câmi, 49 değirmen, 4 hamam, 4 fırın, 4 kahvehâne ve 117 dükkân bulunmaktadır.

Kurtuluş Savaşı'nda

Kurtuluş Savaşı’nda cephe gerisinde olan Ilgın, o yıllarda büyük çapta askerî birliklerin karargâh merkezi olması dolayısıyla, önemli tarihî olayla-ra sahne olmuştur. 1922 yılının 1 Mart - 21 Ağustos tarihleri arasında Fahrettin Altay Paşa komutasındaki 15.000 kişilik 5. Süvari Kolordusu, Ilgın ilçesinde altı aya yakın bir zaman kalmış ve Ilgın halkı bu zaman içinde Kolordu’ya elinden gelen her türlü yardımı yapmıştır.

Atatürk, 1 Nisan 1922 günü, yanında Cephe Komutanı İsmet İnönü, diğer bazı komutanlar, askerî ve siyâsî konuklarıyla birlikte Ilgın ovasında ikmal ve eğitim işleriyle Büyük Taaruz’a hızla hazırlanmakta olan Süvari Kolordusu’nu teftişe gelmiştir. Birinci, ikinci ve dördüncü süvari tümenlerinden kurulu Süvari Kolordumuz, kaplıca yakınında bulunan Koca Çayır’da toplanır. Başkomu-tan Atatürk’ün emriyle geçit resmine başlanır. 7-8 bin süvarinin bir kısmının mızraklı, bir kısmının yalın kılıç ve “Allah, Allah” nidâlarıyla savaş nizamında dört nala geçişleri, Ilgın ovasını bir anda âdetâ bir savaş alanına ve mahşer yerine çevirmiştir. En başta Fahrettin Altay Paşa, arkasından gene-ralleri ve kurmayları geçerler. 3 tümen süvari askerinin Koca Çayır’da tozu dumana katarak uzunca süren, muntazam ve hırslı geçişi, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ü ve diğer komu-tanlarımızı ne kadar heyecanlandırmış ve sevindirmiş ise, böyle bir tatbikatı ilk kez seyreden Sovyet ve Azerbaycan diplomatları ile askerî ateşeleri üzerinde de o derece müthiş bir etki yapmıştır. Ilgında kuvai milliye teşkilatı eşraftan Ali İspir ve Müsdebit hoca lakaplı Mustafa Üçekiz tarafından kurulmuştur.

Harekâtı inceleyen konuk Rus elçisi, kahraman askerlerimizin temsîlî düşman birliklerine karşı yapmış olduk-ları hücumlardaki çeviklik ve cengâver-liğine hayran kalmış, Atatürk’e yakla-şarak kulağına: “Anladım Ekselans!.. Bu kahraman ordu karşısında hiçbir kuvvet ayakta duramaz” demiştir.

21 Ağustos 1922 gecesinde ilçeden Afyon cephesine doğru harekete geçen 5. Süvari Kolordusu, Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’nın Akşehir’de verdiği tarihî Büyük Taarruz emrinden sonra şanlı ordumuzun saflarına katıla-rak düşman cephenin yarılmasında büyük rol oynamış, 9 Eylül 1922’de diğer birliklerle İzmir’e girerek düşma-nı denize dökmüştür. Böylece Büyük Taarruz’un kazanılmasında Ilgın, çok önemli bir görevi yerine getirmiştir.

 

       

Web Tasarım DAIO